İyi Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, Dereköy Yaylasına açılması planlanan maden ocağına karşı aylardır direnişini sürdüren Dereköy Mahalle sakinlerini ziyaret ederek, aylardır verilen mücadelenin destekçisi olduğunu bir kez daha vurguladı. Subaşı; “Dereköy’deki bacılarımızın mücadelesini gördükten sonra Antalya’da yaşanan çevre felaketi gibi Dereköy’de de bir çevre katliamı olduğunu biliyoruz, duyuyoruz.” Dedi.
Haber Giriş Tarihi: 22.06.2021 10:40
Haber Güncellenme Tarihi: 22.06.2021 10:40
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.korkutelimanset.com
KONUYU MECLİS GÜNDEMİNE TAŞIMIŞTI
Korkuteli’ne bağlı Dereköy Yaylası’nda açılacağı söylenen kömür madeni ocağına karşı yöre halkı mücadelesini aylardır sürdürürken söz konusu alana ilişkin olarak Antalya Valiliği, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün ‘ÇED kararı gerekli değildir’ değerlendirmesinin ardından geçtiğimiz günlerde İyi Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı Dereköy’ü meclis gündemine taşımıştı. Subaşı mecliste yaptığı konuşmada; Dereköy Yaylası’nda kömür madeni açılırsa su kaynaklarının kirleneceğini ve Korkuteli’ne bağlı köylerde tarım yapmanın zorlaşacağını, hayvancılığın biteceğini, ormanların zarar göreceğini dile getirerek, alınan kararın vicdana, yaşama hakkına ve anayasaya açıkça aykırı olduğunu dile getirmişti.
SÖZ KONUSU ALANDA İNCELEMELERDE BULUNDU
İyi Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı dün İyi Parti Korkuteli İlçe Başkanı Cemal Tınkaz ve beraberindeki heyet ile birlikte Dereköy Mahallesi’ne giderek, kömür ocağı açılması planlanan alanda incelemelerde bulundu. Ardından köylünün verdiği direnişin sonuna kadar destekçisi olduğunu ifade ederek konu ile ilgili açıklamalarda bulundu. İyi Partili Subaşı açıklamasında; “Dereköy’deki bacılarımızın mücadelesini gördükten sonra Antalya’da yaşanan çevre felaketi gibi Dereköy’de de bir çevre katliamı olduğunu biliyoruz, duyuyoruz. Ama işin rehavetini açıkçası buradaki bacılarımızın mücadelesinden gördük. Ben onlara takdir ve teşekkürlerimi sunmak için buraya geldim.” Dedi.
ÇEVRE YASA HAKKIDIR YAŞAM ALANIDIR
Çevreyi korumak anayasamızın 56’ıncı maddesine göre önce devletin görevi diyen Subaşı; “ Çevreyi devlet korur, vatandaşta korumakla mükelleftir. Eğer bu içinde bulunduğumuz yaşadığımız parti devleti çevreyi korumuyorsa ki maalesef korumuyor, Vatandaş korumak zorunda. Çünkü Anayasamızda öncelikle devlete sonra da vatandaşa görev vermiştir yasa. Çünkü çevre yasa hakkıdır yaşam alanıdır. Dereköylüler geçenlerde de “Ben yaşam alanımı koruyorum” dedi.
10 YIL ÖNCE DEVLET BURADA SULAMA HAVUZU YAPMIŞ
Subaşı; “Şimdi buraya geldim gerçekten 400 dönüm kömür madeni için ruhsat ı alınan yer karşıda gördüğümüz yeşil alanı tümüyle çevreleyen, meyve bahçelerini de içine alan alandır. Bu 400 dönüm alan için 10 yıl önce devlet burada sulama havuzu yapmıştır. Ve sulama havuzundan kapalı sistem bahçeleri sulamak için içerisinde kayısı, ayva, elma her türlü meyvelerin yetiştiği bu arazideki alanları sulamak için devlet yatırım yapmıştır. Kapalı sulama sistemi ile bu bahçeler sulanır hale gelmiştir. Aradan 8-10 yıl geçtikten sonra yine devlet daha önce yatırım yaptığı suladığı bu alanı kömür ocağına ruhsat vermek için adeta uğraşıyor. 17 Haziran 2020’de burada kömür madeni olması için başvurulduktan sonra Antalya Toprak Koruma Kurulu bu alanı birinci sınıf tarım alanı olduğu için ret ediyor. 4 ay sonra 16 Aralık 2020 tarihinde aynı toprak koruma kurulu bu defa yemyeşil bahçeleri tarım alanı olmasa da olur diye bir rapor daha veriyor. Birinci sınıf sulanabilir tarım alanı 4 ay sonra tarım alanı olmasa da olur kömür madenine uygundur diye rapor çıkıyor.
BARODAKİ ARKADAŞLAR DAVA AÇMAK ÜZERE
Sonrada 1972 dönümlük kömür madeni için tahsis edilmiş olan alandan çed raporu alabilmek için bu alan 400 dönüm gösteriliyor. Yeşil havzada kömür için çed raporuna ihtiyaç yoktur diye geçtiğimiz ay rapor çıktı. Artık bu şirket faaliyete geçmek üzere. Barodaki arkadaşların davalarını hazırladıklarını ve önümüzdeki günlerde çed raporu alınması gerektiğine dair dava açmak üzere olduklarını biliyorum, bizlerde takip ediyoruz. Bende mecliste vermiş olduğum soru önergelerinin cevaplarını onlara göndereceğim.
KORKUTELİ BARAJINI DA TALAN ETMİŞ OLACAĞIZ
1972 dönüm alan dediğimiz zaman içinde Küçükköy, Akyarların Yaylası, Süleklerin Yaylası, Taşkesiği Köyü, Başpınar Köyü, Varsak Yaylası ve Sülekler Mahallemizle çevrili. Bu 1972 dönüm alanın içinde kömür madeni olması demek burada oturan yaşayan 5 bine yakın evin insanların mağdur olması demek, hasta olması demek. Ayrıca bu ovanın Korkuteli Barajını su havzası olduğunu hepimiz biliyoruz. Korkuteli’nin barajının suyun dolduğu alan içme suyu ve sulama suları dahil bu havzanın suyu. Bu köyler ve mahalleler başta Dereköyü suyundan mahrum kalacak. Sulama suyundan mahrum kalacak. Ve Korkuteli Barajını da talan etmiş olacağız.
KÖMÜR MADENİNİ DURDURMAK ZORUNDAYIZ
Biliyoruz ki, daha önce termik santral olsaydı burada zaten önceden heba olacaktı. Mücadele ile termik santrali burada durdurdunuz şimdi de bu kömür madenini durdurmak zorundayız. Yurttaş olarak hepimizin görevidir. Bizlere de ne düşüyorsa bizlerde bunu yapmak zorundayız. Her parti temsilcisinin meclisimizdeki milletvekillerinin bu konuda duyarlı olacağını destek olacağına inanıyorum. Ben de bu mücadelenizde her zaman yanınızda olacağımı bilmenizi istiyorum.
ÇEVREDE HEPİMİZİN GÖREVİ VAR
Burada sadece Dereköy’de 3 bin dönüme yakın arazi var. Bu 3 bin dönüme yakın arazinin 110 dönümünü kiralayabilmişler. Bu 110 dönüm kira ile bu işletmeyi burada faaliyete kolay kolay geçiremezler. Eğer el birliği ile mücadele edersek buradaki 5 bin haneyi 3 bin dönüme yakın araziyi ve bahçeyi korumalıyız. Üç tarafı denizlerle çevrili olan bu cennet vatanı Marmara’dan başladık, yaşanmaz hale getirdik. Yakında Karadeniz, Ege, Allah korusun Akdeniz bütün denizlerimizi de mahvederiz. İçme susuz kalırız. Tarım toprağı kadar önemli bir şey var mı. Bende tarımla meşgulüm bende çiftçilik yapıyorum. Bu toprakları gittikçe küçülte küçülte zaten tarım yapan insan kalmadı memlekette. Kömür madenlerinin olduğu yerde insanlarımız görüyoruz. Çoğu hastalıktan kırılıyor. Çevrede hepimizin görevi var. Bu mücadeleyi Rize İkizdere’de gördüm birde Antalya’da Dereköyde bu mücadeleyi gördüm. Başta da kadınlarımız vardı. Bizim yaman bacımızda genel başkanımız oda her zaman destektir. Sizin selamlarınızı da kendisine ileteceğim. Ayrıca bu hafta yeniden gündeme getireceğim bu konuları.” Diye konuştu. Yapılan ziyaret karşılık istişarelerin ardından sona erdi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
"ÇEVRE KATLİAMI"
İyi Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, Dereköy Yaylasına açılması planlanan maden ocağına karşı aylardır direnişini sürdüren Dereköy Mahalle sakinlerini ziyaret ederek, aylardır verilen mücadelenin destekçisi olduğunu bir kez daha vurguladı. Subaşı; “Dereköy’deki bacılarımızın mücadelesini gördükten sonra Antalya’da yaşanan çevre felaketi gibi Dereköy’de de bir çevre katliamı olduğunu biliyoruz, duyuyoruz.” Dedi.
KONUYU MECLİS GÜNDEMİNE TAŞIMIŞTI
Korkuteli’ne bağlı Dereköy Yaylası’nda açılacağı söylenen kömür madeni ocağına karşı yöre halkı mücadelesini aylardır sürdürürken söz konusu alana ilişkin olarak Antalya Valiliği, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün ‘ÇED kararı gerekli değildir’ değerlendirmesinin ardından geçtiğimiz günlerde İyi Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı Dereköy’ü meclis gündemine taşımıştı. Subaşı mecliste yaptığı konuşmada; Dereköy Yaylası’nda kömür madeni açılırsa su kaynaklarının kirleneceğini ve Korkuteli’ne bağlı köylerde tarım yapmanın zorlaşacağını, hayvancılığın biteceğini, ormanların zarar göreceğini dile getirerek, alınan kararın vicdana, yaşama hakkına ve anayasaya açıkça aykırı olduğunu dile getirmişti.
SÖZ KONUSU ALANDA İNCELEMELERDE BULUNDU
İyi Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı dün İyi Parti Korkuteli İlçe Başkanı Cemal Tınkaz ve beraberindeki heyet ile birlikte Dereköy Mahallesi’ne giderek, kömür ocağı açılması planlanan alanda incelemelerde bulundu. Ardından köylünün verdiği direnişin sonuna kadar destekçisi olduğunu ifade ederek konu ile ilgili açıklamalarda bulundu. İyi Partili Subaşı açıklamasında; “Dereköy’deki bacılarımızın mücadelesini gördükten sonra Antalya’da yaşanan çevre felaketi gibi Dereköy’de de bir çevre katliamı olduğunu biliyoruz, duyuyoruz. Ama işin rehavetini açıkçası buradaki bacılarımızın mücadelesinden gördük. Ben onlara takdir ve teşekkürlerimi sunmak için buraya geldim.” Dedi.
ÇEVRE YASA HAKKIDIR YAŞAM ALANIDIR
Çevreyi korumak anayasamızın 56’ıncı maddesine göre önce devletin görevi diyen Subaşı; “ Çevreyi devlet korur, vatandaşta korumakla mükelleftir. Eğer bu içinde bulunduğumuz yaşadığımız parti devleti çevreyi korumuyorsa ki maalesef korumuyor, Vatandaş korumak zorunda. Çünkü Anayasamızda öncelikle devlete sonra da vatandaşa görev vermiştir yasa. Çünkü çevre yasa hakkıdır yaşam alanıdır. Dereköylüler geçenlerde de “Ben yaşam alanımı koruyorum” dedi.
10 YIL ÖNCE DEVLET BURADA SULAMA HAVUZU YAPMIŞ
Subaşı; “Şimdi buraya geldim gerçekten 400 dönüm kömür madeni için ruhsat ı alınan yer karşıda gördüğümüz yeşil alanı tümüyle çevreleyen, meyve bahçelerini de içine alan alandır. Bu 400 dönüm alan için 10 yıl önce devlet burada sulama havuzu yapmıştır. Ve sulama havuzundan kapalı sistem bahçeleri sulamak için içerisinde kayısı, ayva, elma her türlü meyvelerin yetiştiği bu arazideki alanları sulamak için devlet yatırım yapmıştır. Kapalı sulama sistemi ile bu bahçeler sulanır hale gelmiştir. Aradan 8-10 yıl geçtikten sonra yine devlet daha önce yatırım yaptığı suladığı bu alanı kömür ocağına ruhsat vermek için adeta uğraşıyor. 17 Haziran 2020’de burada kömür madeni olması için başvurulduktan sonra Antalya Toprak Koruma Kurulu bu alanı birinci sınıf tarım alanı olduğu için ret ediyor. 4 ay sonra 16 Aralık 2020 tarihinde aynı toprak koruma kurulu bu defa yemyeşil bahçeleri tarım alanı olmasa da olur diye bir rapor daha veriyor. Birinci sınıf sulanabilir tarım alanı 4 ay sonra tarım alanı olmasa da olur kömür madenine uygundur diye rapor çıkıyor.
BARODAKİ ARKADAŞLAR DAVA AÇMAK ÜZERE
Sonrada 1972 dönümlük kömür madeni için tahsis edilmiş olan alandan çed raporu alabilmek için bu alan 400 dönüm gösteriliyor. Yeşil havzada kömür için çed raporuna ihtiyaç yoktur diye geçtiğimiz ay rapor çıktı. Artık bu şirket faaliyete geçmek üzere. Barodaki arkadaşların davalarını hazırladıklarını ve önümüzdeki günlerde çed raporu alınması gerektiğine dair dava açmak üzere olduklarını biliyorum, bizlerde takip ediyoruz. Bende mecliste vermiş olduğum soru önergelerinin cevaplarını onlara göndereceğim.
KORKUTELİ BARAJINI DA TALAN ETMİŞ OLACAĞIZ
1972 dönüm alan dediğimiz zaman içinde Küçükköy, Akyarların Yaylası, Süleklerin Yaylası, Taşkesiği Köyü, Başpınar Köyü, Varsak Yaylası ve Sülekler Mahallemizle çevrili. Bu 1972 dönüm alanın içinde kömür madeni olması demek burada oturan yaşayan 5 bine yakın evin insanların mağdur olması demek, hasta olması demek. Ayrıca bu ovanın Korkuteli Barajını su havzası olduğunu hepimiz biliyoruz. Korkuteli’nin barajının suyun dolduğu alan içme suyu ve sulama suları dahil bu havzanın suyu. Bu köyler ve mahalleler başta Dereköyü suyundan mahrum kalacak. Sulama suyundan mahrum kalacak. Ve Korkuteli Barajını da talan etmiş olacağız.
KÖMÜR MADENİNİ DURDURMAK ZORUNDAYIZ
Biliyoruz ki, daha önce termik santral olsaydı burada zaten önceden heba olacaktı. Mücadele ile termik santrali burada durdurdunuz şimdi de bu kömür madenini durdurmak zorundayız. Yurttaş olarak hepimizin görevidir. Bizlere de ne düşüyorsa bizlerde bunu yapmak zorundayız. Her parti temsilcisinin meclisimizdeki milletvekillerinin bu konuda duyarlı olacağını destek olacağına inanıyorum. Ben de bu mücadelenizde her zaman yanınızda olacağımı bilmenizi istiyorum.
ÇEVREDE HEPİMİZİN GÖREVİ VAR
Burada sadece Dereköy’de 3 bin dönüme yakın arazi var. Bu 3 bin dönüme yakın arazinin 110 dönümünü kiralayabilmişler. Bu 110 dönüm kira ile bu işletmeyi burada faaliyete kolay kolay geçiremezler. Eğer el birliği ile mücadele edersek buradaki 5 bin haneyi 3 bin dönüme yakın araziyi ve bahçeyi korumalıyız. Üç tarafı denizlerle çevrili olan bu cennet vatanı Marmara’dan başladık, yaşanmaz hale getirdik. Yakında Karadeniz, Ege, Allah korusun Akdeniz bütün denizlerimizi de mahvederiz. İçme susuz kalırız. Tarım toprağı kadar önemli bir şey var mı. Bende tarımla meşgulüm bende çiftçilik yapıyorum. Bu toprakları gittikçe küçülte küçülte zaten tarım yapan insan kalmadı memlekette. Kömür madenlerinin olduğu yerde insanlarımız görüyoruz. Çoğu hastalıktan kırılıyor. Çevrede hepimizin görevi var. Bu mücadeleyi Rize İkizdere’de gördüm birde Antalya’da Dereköyde bu mücadeleyi gördüm. Başta da kadınlarımız vardı. Bizim yaman bacımızda genel başkanımız oda her zaman destektir. Sizin selamlarınızı da kendisine ileteceğim. Ayrıca bu hafta yeniden gündeme getireceğim bu konuları.” Diye konuştu. Yapılan ziyaret karşılık istişarelerin ardından sona erdi.
En Çok Okunan Haberler