CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğünün mavi bayraklı Antalya Sarısu Plajı bölgesinde akaryakıt boşaltma işlemlerine yönelik iskele bağlantılı dolfen tesisi yapmayı planladığını söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 17.10.2020 12:44
Haber Güncellenme Tarihi: 17.10.2020 12:44
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.korkutelimanset.com
Projenin tamamlanması halinde 50 bin dwt
büyüklüğünde dev akaryakıt tankerlerinin Sarısu Plajına sadece 1 km uzaktaki
iskeleye yanaşacağına dikkat çeken Budak, “Söz konusu proje hem deniz için hem
de hemen önündeki nitelikli doğal koruma alanı olan bölge için büyük tehdittir.
Olası bir kaza halinde yaşanacak çevre felaketinin boyutları büyüktür. Kaldı ki
bu bölge, halkın denize girebildiği tertemiz denizi ve doğası olan harika bir
bölgedir. Bu proje hayata geçerse Sarısu’yu kaybederiz” dedi. Budak, konuyu
TBMM gündemine taşıdığını da dile getirdi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun yanıtlaması istemiyle
TBMM Başkanlığına bir soru önergesi veren Budak, açıklamasında şu ifadelere yer
verdi:
“Antalya Konyaaltı İlçesi Liman Mahallesi İskele
Amaçlı 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar planı
olarak tanımlanan plan, nitelikli doğal koruma alanı ve mavi bayraklı Sarısu
mesire yerinin önünde, kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalmaktadır. Ulaştırma
ve Altyapı Bakanlığının konuya ilişkin hazırlattığı fizibilite raporunda projenin
Yap-İşlet-Devret modeliyle hayata geçirileceği ve işletme hakkının 49 yıllığın
verileceği de belirtilmiştir.
Fizibilite raporunun 87’nci sayfasında olası kaza ve
risklere ilişkin ‘Oluşabilecek diğer bir risk ise gemi kazası sonucunda çevre
kirliliği oluşmasıdır. Kaza sonucu; hem tesisin oluşan kirliliği telafi
edebilmek için mali kayba uğraması, hem de itibar kaybetmesi ile sonuçlanacaktır’
ifadelerine yer veriliyor. Ama olası
çevre felaketinden, yaşanacak ağır deniz kirliliğinden kimse bahsetmiyor. Çevreyi
değil işletmecinin mali kaybını ve itibarını düşünmüşler.
Oysa projenin inşaat aşamasında deniz ortamında yapılacak işlemlerde
deniz tabanının ve kıyı bandının yapısının değişmesi söz konusu. Bu durumda
deniz ekosistemindeki canlılar zarar görecek. Deniz tabanında ve kıyıda geri
dönüşümü olmayacak bir yıkım söz konusu olacak. Bu proje hayata geçerse Sarısu’yu
kaybederiz. Bakanlığın bir an önce bu yanlıştan geri dönmesini istiyoruz.”
BUDAK, ÖNERGEDE
ŞU SORULARA YER VERDİ:
“Hazırlattığınız fizibilite raporu doğrultusunda,
söz konusu bölgeye dev akaryakıt tankerlerinin yanaşacağı göz önüne alındığında
projeye ilişkin Çevresel Etki Değerlendirme raporu Bakanlığınıza ulaşmış mıdır?
Ulaştıysa sonuçları nelerdir? Projenin, proje sahasının kıyı ile birleştiği
Nitelikli Doğal Koruma Alanı’na olan etkisi nedir?
Yap-İşlet-Devret modeli ile yapımı öngörülen
projeye ilişkin fizibilite raporunda ‘Sonuç olarak finansal açıdan
değerlendirildiğinde yatırımın tamamını yapacak ve belli bir süre işlettikten
sonra kamuya devredecek bir yatırımcı bulunması ancak inşaat altyapılarını
genel bütçe kaynakları ile yapılması ardından sağlanabilir’ ifadelerine yer
verilmiştir. YİD modeli bu proje için neden genel bütçe kaynaklarının
kullanılmasına ihtiyaç duyulmuştur? Genel bütçeden ne kadarlık bir pay
ayrılması öngörülmektedir? Bakanlığınızın fizibilite raporunda, oluşabilecek kaza
ve risklere ilişkin çevresel duyarlılık yerine, işletmeyi üstlenecek şirketin
uğrayacağı mali kayba ve itibar yitimine dikkat çekmesi doğru mudur? Olası bir
çevre tahribatı işletmeyi yapacak şirketin mali kaybından ve itibarından daha
az mı önemlidir? Projenin hayata geçmesi halinde dev akaryakıt tankerlerinin
oluşturacağı deniz trafiği ve deniz kirliliğine ilişkin hangi önlemler
alınacaktır? Dünyaca ünlü Sarısu Plajı yerli ve yabancı turistlerin uğrak
noktasıyken, söz konusu projenin hayata geçmesi halinde bölge turizminin nasıl
etkileneceği konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığından görüş alınmış mıdır?
Alındıysa hangi değerlendirmeler yapılmıştır? Antalya Büyükşehir Belediyesi
Çevre Kurulu’nun projeye yönelik itirazları dikkate alınarak projenin yeniden
değerlendirilmesi gündeminizde midir?”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Korkutelimanşet
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
CHP’Lİ BUDAK: “BU PROJE SARISU’YA İHANETTİR”
CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğünün mavi bayraklı Antalya Sarısu Plajı bölgesinde akaryakıt boşaltma işlemlerine yönelik iskele bağlantılı dolfen tesisi yapmayı planladığını söyledi.
Projenin tamamlanması halinde 50 bin dwt büyüklüğünde dev akaryakıt tankerlerinin Sarısu Plajına sadece 1 km uzaktaki iskeleye yanaşacağına dikkat çeken Budak, “Söz konusu proje hem deniz için hem de hemen önündeki nitelikli doğal koruma alanı olan bölge için büyük tehdittir. Olası bir kaza halinde yaşanacak çevre felaketinin boyutları büyüktür. Kaldı ki bu bölge, halkın denize girebildiği tertemiz denizi ve doğası olan harika bir bölgedir. Bu proje hayata geçerse Sarısu’yu kaybederiz” dedi. Budak, konuyu TBMM gündemine taşıdığını da dile getirdi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına bir soru önergesi veren Budak, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Antalya Konyaaltı İlçesi Liman Mahallesi İskele Amaçlı 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar planı olarak tanımlanan plan, nitelikli doğal koruma alanı ve mavi bayraklı Sarısu mesire yerinin önünde, kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalmaktadır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının konuya ilişkin hazırlattığı fizibilite raporunda projenin Yap-İşlet-Devret modeliyle hayata geçirileceği ve işletme hakkının 49 yıllığın verileceği de belirtilmiştir.
Fizibilite raporunun 87’nci sayfasında olası kaza ve risklere ilişkin ‘Oluşabilecek diğer bir risk ise gemi kazası sonucunda çevre kirliliği oluşmasıdır. Kaza sonucu; hem tesisin oluşan kirliliği telafi edebilmek için mali kayba uğraması, hem de itibar kaybetmesi ile sonuçlanacaktır’ ifadelerine yer veriliyor. Ama olası çevre felaketinden, yaşanacak ağır deniz kirliliğinden kimse bahsetmiyor. Çevreyi değil işletmecinin mali kaybını ve itibarını düşünmüşler.
Oysa projenin inşaat aşamasında deniz ortamında yapılacak işlemlerde deniz tabanının ve kıyı bandının yapısının değişmesi söz konusu. Bu durumda deniz ekosistemindeki canlılar zarar görecek. Deniz tabanında ve kıyıda geri dönüşümü olmayacak bir yıkım söz konusu olacak. Bu proje hayata geçerse Sarısu’yu kaybederiz. Bakanlığın bir an önce bu yanlıştan geri dönmesini istiyoruz.”
BUDAK, ÖNERGEDE ŞU SORULARA YER VERDİ:
“Hazırlattığınız fizibilite raporu doğrultusunda, söz konusu bölgeye dev akaryakıt tankerlerinin yanaşacağı göz önüne alındığında projeye ilişkin Çevresel Etki Değerlendirme raporu Bakanlığınıza ulaşmış mıdır? Ulaştıysa sonuçları nelerdir? Projenin, proje sahasının kıyı ile birleştiği Nitelikli Doğal Koruma Alanı’na olan etkisi nedir?
En Çok Okunan Haberler