Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Başkumandan olarak görev aldığı, silah arkadaşları ile tüm Türk Milletinin 26 Ağustos 1922’de başlatıp 30 Ağustos 1922’ye dek süren mücadelesi ile kazanılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin kutlandığı 30 Ağustos Zaferi 92 yaşında
Haber Giriş Tarihi: 30.08.2014 13:07
Haber Güncellenme Tarihi: 30.08.2014 13:07
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.korkutelimanset.com
Yunan denize
dökülmüştü
Zafer Bayramı, 1922 yılında 26 Ağustos'ta
başlayıp, 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da Mustafa Kemal'in başkumandanlığında
zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ni (Büyük Taarruz) anmak
için kutlanan bayramdır. Yunan ordusu erkeklerin kadınların gençlerin
çocukların emeği ve cesareti ile denize dökülerek ülkeden atılmıştı. O günden
bu yana Mustafa Kemal'in ve ülkenin bu başarısı her yıl 30 Ağustos tarihinde
bayram olarak kutlanır. 30 Ağustos Zafer Bayramı, ilk defa 30 Ağustos 1923
günü Afyonkarahisar, Denizli, Kahramanmaraş, Ankara ve İzmir'de kutlanmıştır. Resmi
olarak Zafer Bayramı ilân edilmesi 1935 yılının Mayıs ayında olmuştur. Zafer
Bayramı, tüm yurtta törenlerle kutlanır.
Korkuteli’nde tören
09.30’da
Korkuteli’nde yapılacak olan 30 Ağustos Zafer Bayramı
törenleri programı 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları saat 09.30da çelenk sunma töreniyle başlayacak. Törenin sunuculuğunu
Arif Cebeci Ortaokulu Müdür Yardımcısı Altan Bayındır yapacak. Korkuteli
Askerlik Şubesinde görevli Astsubay Çavuş Hakan Acar tarafından günün anlam ve
önemine ilişkin konuşma yapılacak. Jandarma Çavuş Mehmet Ali Gülsoyda günün anlam ve önemine ilişkin şiir okuyacak. 30 Ağustos
Zafer Bayramı töreni okullardan 2 öğrencinin şiir okumasıyla sona erecek. Aynı
gün saat 10.00da Korkuteli Kaymakamı Erkan Karahan
makamında tebrikleri kabul edecek.
Zafer Nasıl Kazanıldı
Türk ordusuSakarya Meydan Muharebesi'ni kazanmış olsa
da Yunan ordularını savaşa zorlayarak yok edecek bir durumda değildi. Türk
ordusunun büyük bir saldırıya girişmesi için büyük eksikleri vardı. Bunların
giderilmesi için halktan son bir kez özveride bulunması istendi. Bütün mâli
kaynaklar son sınıra kadar zorlandı ve hemen hazırlıklara başlandı; subaylar ve
askerler saldırı için eğitilmeye başlandı. Ülkenin tüm kaynakları ordunun
emrine verildi. Kapanan Doğu ve Güney cephesindeki birlikler de Batı cephesine
kaydırıldı.
Öte yandan İstanbul'da da Türk Kurtuluş mücadelesine destek
veren dernekler İtilaf devletlerinin silah depolarından
kaçırdıkları silahları Ankara'ya gönderdiler. Türk ordusu ilk kez
saldırıya geçecekti ve bu yüzden sayıca Yunan birliklerinden üstün olmak
zorundaydı. Anadolu'da bu dönemde 200.000 Yunan askeri vardı. Türk ordusu da
bir yıllık hazırlık sonucunda ordudaki asker sayısını 186.000'e
yükselterek Yunan birliklerine yaklaştı. Ancak Türk ordusu tüm bu
çabalara rağmen süvari birlikleri dışında Yunan birliklerine bir üstünlük
sağlanamamış, ancak bir denge kurulabilmişti.
Saldırı zamanı yaklaştıkça 1 sene önce Sakarya Meydan Muharebesi'nden önce
çıkartılan ve üç defa süresi uzatılan ve süresi 4 Ağustos'ta sona erecek olan Başkomutanlık yasasının süresinin
yeniden uzatılması gündeme geldi. Bunun için Mustafa Kemal Paşa20 Temmuz'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Ordunun
maddi ve manevi gücü milli gayeyi tam bir güvenle gerçekleştirecek düzeye
ulaşmıştır. Bu sebeple yüce meclisimizin yetkilerine lüzum kalmamıştır. Diyerek
yasadaki olağanüstü maddelere gerek olmadığını bildirdi. Başkomutanlık yasası
meclisin verdiği kararla oybirliğiyle süresiz uzatıldı.
“Ordumuzun kararı,
taarruzdur”
Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra
kamuoyunda ve TBMM’de taarruz için sabırsızlıklar baş gösterdi. Bu
gelişmeler üzerine Mustafa Kemal Paşa, 6 Mart 1922’de Büyük Millet Meclisinin gizli
bir toplantısında endişe ve huzursuzluk duyanlara "Ordumuzun kararı,
taarruzdur. Fakat bu taarruzu tehir ediyoruz. Sebebi, hazırlığımızı tamamen
bitirmeye biraz daha zaman lazımdır. Yarım hazırlıkla, yarım tedbirlerle
yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür." diyerek
bir taraftan zihinlerdeki şüpheyi bertaraf etmeye çalışırken diğer taraftan da
orduyu son zaferi sağlayacak bir taarruz için hazırladı.
1922 yılının Haziran ayı ortalarında, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, taarruza geçme kararını
aldı. Bu karar sadece üç kişi ile paylaşıldı: Cephe Komutan İsmet Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Millî Savunma Bakanı Kazım
Paşa.[9]
Asıl amaç; yok edici bir meydan savaşı yapmak, düşmanı çabuk
ve kesin bir sonuç alacak şekilde vurmaktır. Büyük Taarruz ve bu taarruzu
taçlandıran Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı’nın
son safhasını ve zirvesini teşkil etti.Mustafa Kemal Paşa, 3 yıl 4 aylık süreçte Türk
milletini ve ordusunu adım adım hedefe taşıdı.
Hazırlanan Türk taarruz planına göre 1. Ordu kuvvetleri, Afyon’un güneybatısından kuzeye doğru
taarruza geçtiğinde Afyon’un doğusu ve kuzeyinde bulunan 2. Ordu kuvvetleri de taarruzla kesin
sonuç alınmak istenen 1. Ordu bölgesine düşmanın kuvvet kaydırmasına engel
olacak ve diğer bölgesinde bulunan düşman ihtiyatlarını kendi üzerine
çekmeye çalışacaktır. 5. Süvari Kolordusu da Ahır Dağları'ndan aşarak düşmanın yan ve gerilerine
taarruz ederek düşmanın İzmir’le telgraf ve demir yolu irtibatını
kesecektir. Baskın prensibi ile Yunan ordusunun imhasının gerçekleşmesi
düşünüldü. Mustafa Kemal Paşa, 19
Ağustos 1922’de Ankara’dan Akşehir’e
giderek 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı düşmana taarruz emrini verdi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Zaferimiz 92 Yaşında
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Başkumandan olarak görev aldığı, silah arkadaşları ile tüm Türk Milletinin 26 Ağustos 1922’de başlatıp 30 Ağustos 1922’ye dek süren mücadelesi ile kazanılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin kutlandığı 30 Ağustos Zaferi 92 yaşında
Yunan denize dökülmüştü
Zafer Bayramı, 1922 yılında 26 Ağustos'ta başlayıp, 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da Mustafa Kemal'in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ni (Büyük Taarruz) anmak için kutlanan bayramdır. Yunan ordusu erkeklerin kadınların gençlerin çocukların emeği ve cesareti ile denize dökülerek ülkeden atılmıştı. O günden bu yana Mustafa Kemal'in ve ülkenin bu başarısı her yıl 30 Ağustos tarihinde bayram olarak kutlanır. 30 Ağustos Zafer Bayramı, ilk defa 30 Ağustos 1923 günü Afyonkarahisar, Denizli, Kahramanmaraş, Ankara ve İzmir'de kutlanmıştır. Resmi olarak Zafer Bayramı ilân edilmesi 1935 yılının Mayıs ayında olmuştur. Zafer Bayramı, tüm yurtta törenlerle kutlanır.
Korkuteli’nde tören 09.30’da
Korkuteli’nde yapılacak olan 30 Ağustos Zafer Bayramı törenleri programı 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları saat 09.30da çelenk sunma töreniyle başlayacak. Törenin sunuculuğunu Arif Cebeci Ortaokulu Müdür Yardımcısı Altan Bayındır yapacak. Korkuteli Askerlik Şubesinde görevli Astsubay Çavuş Hakan Acar tarafından günün anlam ve önemine ilişkin konuşma yapılacak. Jandarma Çavuş Mehmet Ali Gülsoyda günün anlam ve önemine ilişkin şiir okuyacak. 30 Ağustos Zafer Bayramı töreni okullardan 2 öğrencinin şiir okumasıyla sona erecek. Aynı gün saat 10.00da Korkuteli Kaymakamı Erkan Karahan makamında tebrikleri kabul edecek.
Zafer Nasıl Kazanıldı
Türk ordusu Sakarya Meydan Muharebesi'ni kazanmış olsa da Yunan ordularını savaşa zorlayarak yok edecek bir durumda değildi. Türk ordusunun büyük bir saldırıya girişmesi için büyük eksikleri vardı. Bunların giderilmesi için halktan son bir kez özveride bulunması istendi. Bütün mâli kaynaklar son sınıra kadar zorlandı ve hemen hazırlıklara başlandı; subaylar ve askerler saldırı için eğitilmeye başlandı. Ülkenin tüm kaynakları ordunun emrine verildi. Kapanan Doğu ve Güney cephesindeki birlikler de Batı cephesine kaydırıldı.
Öte yandan İstanbul'da da Türk Kurtuluş mücadelesine destek veren dernekler İtilaf devletlerinin silah depolarından kaçırdıkları silahları Ankara'ya gönderdiler. Türk ordusu ilk kez saldırıya geçecekti ve bu yüzden sayıca Yunan birliklerinden üstün olmak zorundaydı. Anadolu'da bu dönemde 200.000 Yunan askeri vardı. Türk ordusu da bir yıllık hazırlık sonucunda ordudaki asker sayısını 186.000'e yükselterek Yunan birliklerine yaklaştı. Ancak Türk ordusu tüm bu çabalara rağmen süvari birlikleri dışında Yunan birliklerine bir üstünlük sağlanamamış, ancak bir denge kurulabilmişti.
Saldırı zamanı yaklaştıkça 1 sene önce Sakarya Meydan Muharebesi'nden önce çıkartılan ve üç defa süresi uzatılan ve süresi 4 Ağustos'ta sona erecek olan Başkomutanlık yasasının süresinin yeniden uzatılması gündeme geldi. Bunun için Mustafa Kemal Paşa 20 Temmuz'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Ordunun maddi ve manevi gücü milli gayeyi tam bir güvenle gerçekleştirecek düzeye ulaşmıştır. Bu sebeple yüce meclisimizin yetkilerine lüzum kalmamıştır. Diyerek yasadaki olağanüstü maddelere gerek olmadığını bildirdi. Başkomutanlık yasası meclisin verdiği kararla oybirliğiyle süresiz uzatıldı.
“Ordumuzun kararı, taarruzdur”
Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra kamuoyunda ve TBMM’de taarruz için sabırsızlıklar baş gösterdi. Bu gelişmeler üzerine Mustafa Kemal Paşa, 6 Mart 1922’de Büyük Millet Meclisinin gizli bir toplantısında endişe ve huzursuzluk duyanlara "Ordumuzun kararı, taarruzdur. Fakat bu taarruzu tehir ediyoruz. Sebebi, hazırlığımızı tamamen bitirmeye biraz daha zaman lazımdır. Yarım hazırlıkla, yarım tedbirlerle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür." diyerek bir taraftan zihinlerdeki şüpheyi bertaraf etmeye çalışırken diğer taraftan da orduyu son zaferi sağlayacak bir taarruz için hazırladı.
1922 yılının Haziran ayı ortalarında, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, taarruza geçme kararını aldı. Bu karar sadece üç kişi ile paylaşıldı: Cephe Komutan İsmet Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Millî Savunma Bakanı Kazım Paşa.[9]
Asıl amaç; yok edici bir meydan savaşı yapmak, düşmanı çabuk ve kesin bir sonuç alacak şekilde vurmaktır. Büyük Taarruz ve bu taarruzu taçlandıran Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı’nın son safhasını ve zirvesini teşkil etti.Mustafa Kemal Paşa, 3 yıl 4 aylık süreçte Türk milletini ve ordusunu adım adım hedefe taşıdı.
Batı Anadolu’yu Türk ordusuna karşı savunmayı planlayan Yunan ordusu; Gemlik Körfezi’nden Bilecik, Eskişehir ve Afyon doğusu ile Menderes Nehri’ni takiben Ege Denizi’ne dayanan savunma hattını bir yıla yakın bir süre ile tahkim etti. Özellikle Eskişehir ve Afyon bölgeleri gerek tahkimat gerekse birlik miktarı bakımından daha kuvvetli tutulmuş, hatta Afyon’un güneybatısındaki bölge birbiri gerisinde beş savunma hattı şeklinde tertiplenmiştir.
Hazırlanan Türk taarruz planına göre 1. Ordu kuvvetleri, Afyon’un güneybatısından kuzeye doğru taarruza geçtiğinde Afyon’un doğusu ve kuzeyinde bulunan 2. Ordu kuvvetleri de taarruzla kesin sonuç alınmak istenen 1. Ordu bölgesine düşmanın kuvvet kaydırmasına engel olacak ve diğer bölgesinde bulunan düşman ihtiyatlarını kendi üzerine çekmeye çalışacaktır. 5. Süvari Kolordusu da Ahır Dağları'ndan aşarak düşmanın yan ve gerilerine taarruz ederek düşmanın İzmir’le telgraf ve demir yolu irtibatını kesecektir. Baskın prensibi ile Yunan ordusunun imhasının gerçekleşmesi düşünüldü. Mustafa Kemal Paşa, 19 Ağustos 1922’de Ankara’dan Akşehir’e giderek 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı düşmana taarruz emrini verdi.
En Çok Okunan Haberler